AİLE VE GELECEK: EĞİTİMDE KAYIP NESİL RİSKİ

Aile içi eğitimin yetersizliği, saygı ve sevgi değerlerinden yoksun bir gençlik gerçeğiyle toplumun huzurunu tehdit ediyor. Anne babalar ve devlet bu sorumluluğun farkında mı?

Aile ve Gelecek: Eğitimde Kayıp Nesil Riski

Anne ve baba olmak, yalnızca bir çocuğu dünyaya getirmekle sınırlı değildir. Asıl sorumluluk, çocuğun manevi ve ahlaki değerlerle donatılmış bir birey olarak yetişmesini sağlamaktır. Ancak günümüz dünyasında pek çok aile, bu sorumluluğu ya farkında olmadan ihmal ediyor ya da yerine getirmekten kaçınıyor. Eğitim ve terbiye konusunda yaşanan bu eksiklik, toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunun sarsılmasına yol açıyor.

  1. yüzyılda hızla değişen yaşam koşulları, teknolojinin etkisi ve bireyselleşen kültür, ailelerin çocuk eğitimi konusundaki rolünü yeniden sorgulamayı gerektiriyor. Anne babalar, evlatlarının saygı, sevgi ve toplumsal değerler konusundaki eksikliklerini fark ediyorlar mı? Aynaya baktıklarında, bu sorumluluğun ne kadarını yerine getirdiklerini kendilerine soruyorlar mı?

Ne yazık ki gençler arasında yaygınlaşan saygısızlık, sevgisizlik ve ahlaki yozlaşma, toplumun moral değerlerini derinden etkiliyor. Eğitim yalnızca okullarda verilen bir müfredat konusu değildir; ailede başlar. Çocuklar, ilk ahlaki ve sosyal derslerini anne babalarından alır. Ancak, birçok aile bu sorumluluğu başkalarına devretme eğiliminde. Sonuç ise, ne yazık ki, toplumda kök salan bir duyarsızlık ve yabancılaşma oluyor.

Devlet ve eğitim kurumlarına düşen görevler de bu noktada önem kazanıyor. Ailelerin desteklenmesi, anne babaların eğitimi ve toplumsal farkındalığın artırılması adına çeşitli projeler hayata geçirilmelidir. Eğitim yalnızca bireyi değil, tüm toplumu dönüştüren bir süreçtir. Bu nedenle, ebeveynlerin eksiklikleri yalnızca bir bireysel sorun olarak değil, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır.

Bu noktada ailelere düşen sorumlulukları yeniden hatırlatmak gerekiyor:

  1. Saygı ve Sevgi Modeli Olmak: Çocuklar, anne babalarının davranışlarını bir ayna gibi yansıtır. Aile içinde sevgi ve saygı hakim olmadığında, çocukların bu değerleri öğrenmesi zorlaşır.
  2. Disiplin ve Özgürlüğü Dengede Tutmak: Çocuğun hem özgür birey olarak yetişmesi hem de toplum kurallarına uyum sağlaması gerektiği unutulmamalıdır.
  3. Eğitime Öncelik Vermek: Eğitim yalnızca akademik başarı değil, aynı zamanda ahlak, kültür ve insanlık değerlerini de kapsar.

Eğer aileler bu temel sorumlulukları yerine getirmezse, toplumda kayıp bir nesil tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu süreçte devletin de rolü büyüktür. Ailelere yönelik seminerler, rehberlik hizmetleri ve sosyal destek projeleri artırılmalı, eğitim sistemi ailelerle iş birliği içinde çalışmalıdır.

Toplumun geleceği çocuklarda şekillenir. Çocukların geleceği ise ailelerinin ellerinde. Bu nedenle, her anne baba bir muhasebe yapmalı ve çocuklarının eğitimi konusundaki rolünü bir kez daha gözden geçirmelidir. Aile içi eğitimde sınıfta kalan bir toplum, gelecekte ahlaki ve sosyal değerlerini de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Çocuklar sinirli ve kaba olduklarında onları hızlı bir şekilde sakinleştirmek kolay değildir. Bu, özellikle ilk başlarda imkansız gibi gelebilir ve can sıkabilir. Böyle durumlarda ani tepkiler vermeden sakin bir şekilde kalmaya özen gösterin. Onları saygısızlıkla karşılamak yanlış bir mesaj verebilir.

Çocuğunuza karşı sakin bir şekilde konuşurken, beklentilerinizi açıkça ve net bir şekilde belirtin. Saygısızca davranışlarının yanlış olduğunu ve bunların bir sonucu olduğunu baştan açıklamalısınız. Onların saygısız davranışlarını belirtin ve açıklığa kavuşturun.

ADANA (UHA) - REMZİ YILDIRIM

BELEDİYELER

EKONOMİ