ATATÜRK VE ADANA KEBABI: 1937’DEKİ TARİHİ SOFRA

1937’de Adana’yı ziyaret eden Atatürk’ün, Kebapçı Silo’da Adana kebabını nasıl yediği ortaya çıktı. Bu tarihi an, Adana’nın gastronomik kültürünü yansıtan önemli bir detay olarak belgelendi.

Atatürk ve Adana Kebabı: 1937’deki Tarihi Sofra

1937 yılının 18 Kasım gecesi, Doğu Anadolu’dan dönen Atatürk, Misis İstasyonu’nda mola verdi. Ay ışığını izleyerek geçirdiği bu gecenin ardından sabah saatlerinde Adana’ya vardı. Şehre geldiğinde, onu görmek isteyen halk sokakları doldurmuştu. Atatürk, Adanalılarla buluşmayı tercih etti ve onlarla sohbet ederek adını taşıyan parka gitti. Burada, parkın ortasında bulunan heykelinin önünde anı fotoğrafları çektirdi.

Gezisine İsmet İnönü Kız Enstitüsü’ne yaptığı ziyaretle devam eden Atatürk, tarih dersine katıldı, öğrencilerin yaptığı pastalardan tattı ve bir kahve molası vererek okuldan ayrıldı. Fakat Adana ziyaretinin en unutulmaz anlarından biri, öğle yemeği saatinde yaşandı. Yağ Cami yakınlarındaki 'Kebapçı Silo', o gün Atatürk ve beraberindeki heyeti ağırlıyordu.

Masaya oturulduğunda, her tabakta taze pide, sumaklı soğan salatası, turp ve turunç vardı. Ancak Atatürk, kebabın nasıl yenileceğini sormadan yemeğe başlamadı. Yaveri aracılığıyla kebap ustasını çağırttı ve bu anı bir efsane haline getirecek olan diyalog yaşandı. Kebap ustası, Adana’ya özgü şivesiyle kebabın elle yenmesi gerektiğini anlattı:

"Paşam, şu pideden koparacaksın bir parça. Arasına kebabı koyup sumaklı soğanı üzerine örteceksin. Üzerine turunç sıkıp ağzına götüreceksin. Dudağının kenarlarından yağlar akacak."

Atatürk, çevresindekilere bakarak “Haydi beyler, kebap elle yenirmiş, öyle yiyeceğiz!” dedi ve sofrada bir kahkaha tufanı koptu. Atatürk, Adana kebabını elle yiyerek bu unutulmaz anıyı yaşarken, dışarıdan pencereden onu izleyen halk da bu tarihi ana tanıklık etti.

Atatürk’ün Adana’da sadece kebap değil, “Bamya Dolması,” “Patlıcan Hünkâr Beğendi,” “Güveç,” “Sini Köftesi,” “Domatesli Pirinç Pilavı” ve “Hanım Göbeği Tatlısı” gibi yöresel yemekleri de büyük bir iştahla yediği biliniyor. Bu anı, Adana'nın gastronomik zenginliğini gözler önüne sererken, Atatürk'ün damak zevkiyle olan ilişkisine de yeni bir boyut kazandırıyor.

Adana Lezzet Festivali gibi etkinliklerle bu eşsiz tatlar günümüzde de yaşatılırken, Atatürk'ün Adana'da yediği yemeklerden esinlenerek özel menüler ve yarışmalar organize edilmesi fikri, bu lezzetlerin kültürel miras olarak nesilden nesile aktarılmasına katkıda bulunabilir.

ADANA (UHA) - REMZİ YILDIRIM

BELEDİYELER

EKONOMİ