İşte bir kocaman yıl daha geride kalıyor.
2022 yılının son gününde dönüp geriye baktığımızda çok ilginç olayların da geride kaldığını görüyoruz.
Her ne kadar geride kalsa da yaşamımıza çok ama çok etki ettiğini biliyoruz.
Etkileri öyle böyle değil, gerçekten çok fazla derin etkileyici oldu.
Sanırım bu etkilerden çok uzun yıllar da kurtulamayacağız.
Bir bakın geriye müthiş bir sağlık sorunuyla birkaç yıldır boğuşup duruyoruz. Öyle görünüyor ki önümüzdeki birkaç yıl daha sürecek bu etkileri.
Milyonlarca insan hayatını kaybetti. Belki bir o kadar insan arızalı duruma geldi.
Bir o kadar insana verilen ilaçların neredeyse tamamının gereksiz kullanım olduğu ve zamanla bunlardan vaz geçildiğini gördük.
Milyarlarca insana verilen onlarca doz aşılardan ve yan etkilerinden bir o kadar insanımız da olumsuz etkilendi. Koruyuculuğu dahi halen tartışılıyor.
Bu illete bağlı olarak da küresel ölçekte ekonomik sorun kasıp kavurdu. Etkilerini belki onlarca yıl daha üzerimizden atamayacağız.
Milyonlarca insan olumsuz ekonominin kıskacından yanıp kavruldu.
Özellikle son beş on yıldır kadın ve çocuk tacizleri ve tecavüzlerini konuşur olduk. İnsanların bir bölümü sapıklık düzeyinde kadın bedeni üzerinden ahlak dışı söylemlerini geliştirdiler. Çocuk gelinler, çocuk tacizleri özellikle bazı kurumlarda sıkıntılı durumlar olarak karşımıza çıktı.
Ne yazık ki toplumun bir kesimi işini gücünü bırakmış sadece kadın bedeni üzerinden fikir yürütmelere başladılar. Hatta hayvanlara kadar inen tecavüz vakaları derinleşti.
Toplumsal kavga ve kargaşalar ayyuka çıktı. Özellikle de göz önünde bulunan ve topluma örnek olması gereken siyasiler ve kamu çalışanlarının şiddete başvurmaları, ağır taciz ve hakaret içeren dil kullanmaları toplumsal gerginliği ayyuka çıkardı. Belki de cumhuriyet döneminde ilk defa bu kadar siyasi gerginliğin yaşandığı dönem olarak tarihin tozlu raflarında yerini aldı.
İçerden ve dışardan yurdumuza kast eden düşmanlar hiç rahat durmadılar. Art arda gelen şehit haberleri, siyasilere saldırılar, sınır komşuları olan ülkelerle bozulan ilişkilerimiz siyasi tansiyonumuzu tavan yaptırdı.
Ülkemizde birçoğunun yetiştirildiği ama yakın zamanda üretmekten vaz geçtiğimiz onlarca gıda maddesinin kıtlık boyutunda piyasadan çekildiğini gördük. Onlarca cumhuriyet kazanımı fabrikalar özelleştirme adı altında devlet envanterinden çıkarılarak işletilemez ve kullanılamaz hale getirildi.
Sağlıkta bina anlamında devrimler yapılırken tesislerin içinde hizmet edecek sağlık personeli kıtlığı yaşanmaya başladı.
Eğitim alanında özellikle son yıllarda yine özel okul adı altında hızlı bir paralı eğitime geçiş yapıldı. Bununla birlikte, salığının etkisiyle de özel/paralı okullarda öğretmen krizleri yaşandı. Birçok veli ve öğrenci mağdur oldu.
Tarım ve hayvancılık alanında yine girdi-gider fazlalığı ve alıcı bulamamaktan kaynaklı bir yığın verimli üretim alanları sistem dışına çıktı. İthalata dayalı bir beslenme konumuna dönüştük. Bununla birlikte de fiyatlar tavan yaptı.
Toplumun alım gücü zayıfladığı için birçok insan açlıkla sınanmış oldu. Özellikle hırsızlık, kapkaç, yasaklı madde satışları, kadın ticareti aldı başını gitti.
Cumhuriyet döneminin kazanımlarından birçoğu yok oldu. Değerler üzerinden siyaset yapılmasına karşın, ahlaki değerlerin çok zayıfladığına tanık olduk. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ona yakışır şekilde planlamaların ve programların yapılması, cumhuriyet ve demokrasinin kazanım olarak kullanılmaya devam edilmesi en büyük dileğimiz olmalıdır.
Özellikle ülkemiz, dünyanın yabancı insan barındıran bir geçici toplanma merkezine dönüştü. Ülkemizin kayda değer çok önemli gelir kaynakları kendi vatandaşımıza verilemezken, yabancılara verilmeye başlandı.
Yol, köprü, tünel, viyadük, hastane, askeri ve savunma alanlardaki önemli atılımlar kayda değer görülürken, bu tip birçok kuruluşun gelir garantili verilmesi ülkemizin ekonomisinin iyice diplere çökmesine neden oldu. Çünkü, vatandaşla verilmesi gerekenler bu tesisleri yapan müteahhitlere verildi.
EYT çıkmazı onlarca yıldır, Demokles’in Kılıcı gibi çalışan kesimlerin boynu üzerinde hazır bekletildi Sonunda iki üç milyon çalışanın kararlı mücadelesi ile çözümlendi.
Öncelerde çalışanların ev sahibi olmaları kolayken, ekonomik krizin derince hissedilmesinden kaynaklı artık hayalinin bile kurulamayacağı noktaya geldi.
Yükselen ev kiraları, kiracı ve ev sahibi ilişkilerini ve dolayısıyla toplumsal barışı bozdu. Buna bağlı olarak da birçok cinayet, yaralama, kavga vb. olayların yaşanılması kaçınılmaz oldu.
Araç sahibi olma hayali bile aklımızın köşesinden dahi geçemez oldu. Ete, süte, peynire, sebzeye ve meyveye erişim altına erişim zorluğuna dönüştü.
Toplumsal ve sosyal çatışmalardan uzak kalınması ve ülkeler arası savaşların barış ortamına dönüşmesi en büyük dileğimiz olsun isteriz.
Gelecek umudumuz olan atanamamış milyonlarca gencimizin atanmış ve iş sahibi olmuş olmasını dileriz. Çünkü gelecek, gençlerin omuzlarında yükselecektir.
Tüm engellilerimizin engellerinin kalkmış olmasını, istihdam sorunlarının çözümlenmiş olmasını dileriz.
Deniz, sular, toprak ve hava kirliliğinin son bulması, tahrip edilen toprakların ve alanların canlılar lehine düzelmesini de dileyelim.
Aslında daha onlarca konu yazılabilir. Ancak, kısaca şunu söyleyerek bitirmek daha yararlı olacaktır. Umut denilen duygunun bile umut olmaktan çıkmış olmasının son bulması, umudun dahi hayalinin kurulmasının uzak olduğu dönemin geride kalması, tüm sorunlarının yeniden ve hızlı bir şekilde çözülmüş olarak gelmesi yeni yıldan umudumuz olsun isteriz.
Yaşar GELER
SON YAZILAR