Modernleşme ve kentleşme insanlığı geleneksel yaşam ve kültürlerinden koparmıştır.
İnsanların yaşam tarzlarının değişime uğramasında motor güç, aşırı bir biçimde kentleşme hamleleri olmuştur.
Esasında, kentleşme ve endüstri toplumu olmanın gereği insanlar, “bireyselleşiyor” ve “bencilleşiyordu”.
Geçmişin yaşam reflekslerinde ön plana çıkan husus, birincil ilişki tarzının, tüm yaşam örüntülerinin tamamını kapsamasıydı.
İnsanlar birlikte yaşamaktaydı. İmece usulü dediğimiz biçimde toplumsal yaşamın sıkıntıları ve zorlukları, beraberce kolektif akıl ve güçle bertaraf ediliyordu. Türkiye’deki gelişmeler açısından bakarsak… Türkiye’de özellikle 80 sonrası ekonomik düzende değişime gidilmesiyle beraber, kentleşmenin hızlanması, modernleşme adında, pek de sürece uymayan davranışlar ve hareketlerin tetiklediği gecekondulaşma…
Öte yandan ülkemizdeki göç hareketlerinin de 80 sonrası hızlanması, uygulanmaya başlanan liberal ekonomik politikalar, kentleşmenin bir modernleşme aracı olmasından ziyade, sorunların katmerleştiği bir aksa neden oldu.
Şuan gelişmekte olan ülkelerin belki de yaşadıkları iktisadî ve sosyo-kültürel ile sosyo-politik açmazların kaynağı olarak, bu plansız ve programsız göç hareketlerinin de bir etken olduğunu kabul etmek durumundayız.
Ne ki kentleşme ve modernleşmenin bir süreçsel merhalenin akabinde zuhur etmemesi, göçlerin yaşanan sıkıntılar da tek çare olarak görünmesine de vesile oluyor.
SON YAZILAR