2023 cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu aslına bakarsanız…
Türkiye sosyolojisini bilenler açısından bir sürprize gebe kalmadan nihayete erdi.
“Türkiye Hakikatinden/Gerçekliğinden” kopmadan değerlendirme yapanlar açısından…
Bakıldığında, dediğim gibi…
Olan şey, “olmayacak bir şey” değildi.
Çünkü…
Muhalefet sıraları zımnen de olsa seçim sonuçlarından bir “sürpriz” beklemekte ve son âna kadar bu duygudurumunu da, perçinlemek adına ellerinden geleni yapmakta idiler.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN, demek ki sıradan bir parti genel başkanı değil. Bir partinin genel başkanı olmak ile “Lider” olmak arasında, dünya ile ay arasındaki kadar mesafe olmalı diye, düşünüyorum.
Seçimin sonuçlanmasından sonra muhaliflerin olduğu mecralara bakıyorum, evet bir endişe ve yılgınlık hâli var.
Şöyle baktığımızda bu his âleminin geçerliliği ne kadar rasyoneldir?
Evet… Demokrasi diyorsunuz… Ve demokrasinin gereği olarak sandık başına gidildi.
Milli irade ve egemenlik diyorsunuz…
E tamam, son noktayı da halk koydu.
Şimdi anlamadığım husus şu: Bugün AK Parti’nin hiçte adaletli olmayan yollardan bir seçim süreci yürüttüğünü iddia ediyorlar.
Kamu gücünün arkanızda olmasının verdiği avantajı, kim yadsıyabilir?
Devlet organlarının “tarafsızlık ilkesinden” bağımsız olarak iktidarın emrinde olduğunu, kim elinin tersiyle bir kenara itebilir?
Ama burada, muhalefet cenahının iki yıldır politikasızlığı politika diye yutturduğunu da, görmezden gelemezsiniz. Özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi, artık bu saatten sonra takkeyi çıkarıp düşünecek…
Gerçekten de doğruyu söylemek gerekirse, CHP kadroları yaklaşık 6 aylık bir zaman diliminde bir şeyler yapmaya çabaladı ama bu da nafile gayretlerden öteye geçemedi.
Cumhurbaşkanlığı gibi bir makam için bence çok daha uzun vadeli bir perspektif gerekiyordu ama CHP yönetiminin başı ve kadroları, sadece bir masa kurdular. Sonra bu masanın etrafına dizilerek toplaştılar ve kamuoyuna bakın biz ne kadar da güzel bir resim oluşturuyoruz, şipşaklayın dediler.
Yok efendim, demokratikleşme ve demokrasi yolunda “ne güzel çalışmalar yapılmış da ne güzel metinler vücuda getirilmiş de… Bla bla…”
*
Neyse… Olan oldu ve seçimin sonucu hüsranla bitti. Ama ne olursa olsun, hayat devam ediyor/edecek.
Bundan sonrası ise sol ideolojinin veya sosyal demokrat bir programın nasıl iktidar olacağıdır veya iktidarı devralacağıdır. Artık bunun üzerine feraset yoğunluğu bol olan çalışmalar yürütülmelidir.
*
Biliyorsunuz(?) Erdoğan’a karşıt olanlar ya da Erdoğan’dan haz etmeyenlerin en büyük motivasyon aracı…
TÜRKİYE’YE ŞERİAT GELECEK…
Toplumsal dönüşüm sağlanarak, cumhuriyet rejiminin temeline dinamit döşenecek ve ATATÜRK TÜRKİYESİ yerle yeksan edilecek.
Kanımca… TÜRKİYE’DE şeriat dönüşümü yaşanmaz. Zaten Sayın Erdoğan’ın siyaset tarzına baktığınızda, AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın derdinin tamamen dünyevî olduğunu görürsünüz:
ÇIKAR ÇEVRELERİNİN oluşturulması ve çevrelerin iktidarın devamı boyutunda desteklenmesi. Sayın Erdoğan’ın derdi, yeryüzü parçası olan Türkiye’de Osmanlı İmparatorluğu düzeni kurmak değil. İşte görüyoruz, dünya nimetlerinden azami seviyede faydalanmak.
Onun için endişeli modernlerin fazla takıntılı olmalarına gerek yok. Olan emeğiyle yaşam savaşı verenlere oluyor.
Seçim sonucunun devletimize ve milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
SON YAZILAR