ERKEN SEÇİM nidaları artık her yerden duyulur oldu.
Geçim derdi bir numaralı sorun.
Ama seçim istemekle, seçimin gerçekleşmesi olası mı?
Cumhur ittifakı bakımından sanırım seçime yönelik bir adım beklenmiyor.
Dolarizasyon…
Enflasyon…
Satın alma gücünün düşmesi…
Hanehalkının gelirinin ne “açlık sınırı” ile ne de “yoksulluk sınırı” ile atbaşı gidememesi.
Ezcümle…
Hayatı “idame” etmek şuan için sanatlar içinde “sanat” gibi.
Âdeta yaşam içinde yaşamla köşe kapmaca oynamak gibi…
İki senedir hayat…
Ne denirse densin, çetrefilli bir süreç içinde devam ettirilmeye devam ediliyor.
Bir yandan, Covid-19 salgının bulaş riski…
İnsanları ölüm-yaşam çizgisinde “sınarken”…
Öte yandan…
Fani dünyanın hayhuyu içinde de dünyevi değerler; para, faiz, enflasyon, borç, senet, kredi, ücret, maaş, gelir(sizlik), yoksulluk, mahrumiyet, insanları ontolojik olarak tehdit ediyor.
21.yy gerçekten de insanların ve insanların icadı olan hayat düzenlerinin, artık görülmemiş bir biçimde düzey atladığı bir çağ (idi.).
Ama nerede?
***
Siber uzay çağı dedikleri…
Bilgi toplumları dedikleri…
Bilişim-iletişim Devrimi dedikleri…
Post-modern toplum aşaması dedikleri dönemde…
Hâlen işsizlik, yoksulluk, yoksunluk, talan, yağma, açgözlülük, tokluk, açlık, nefse boyun eğme, hep daha fazlasını arzulama ama öte yandan hem duygusal hem de ussal olarak körleşme.
Tabii bu gidişatlar…
Sürdürülemez.
Sürdürülebilecek olan: İktisadî büyüme, genişleme, kalkınma ve son tahlilde, toplumun gönencinin arttırılarak refah devleti olmaktır.
Şöyle baktığımızda…
Çare ne olabilir?
Artık, sorunlardan kurtulmak ve önce “insan” demek için yüzyıllar öncesine dönerek, Ortaçağ karanlığından medet ummak, hangi kafanın bir ürünüdür?
Hadi tamam, hâlâ din-tarım toplumu olma niteliğini aşamamış bir Afganistan için, çok fazla derinlikli yorum yapmaya gerek yok.
Ama, kendisini çağdaş “Batılı değerlerle örünmüş”(?) uygar toplulukların safında konumlandıran devletlerin…
Yolu ve istikameti…
Geleneksele “ricat” olamaz.
Ee öyleyse düze nasıl çıkılır?
Bu satırların sahibinin öyle allame bir tahsil geçmişi yok.
Ben de sadece siz değerli okuyucular gibi olan-biteni seyretme durumundayım.
Benim reçete yazmak gibi bir geçmiş tecrübem de yok.
Seçim diyorlar da…
Acaba diyorum, bu seçim talep edenler, karartının ardında nasıl bir ışık gördüler de, bu minvalde ısrar ediyorlar…
Beklemek gerek.
SON YAZILAR