TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU COĞRAFYASINDAKİ YERİ VE ROLÜ

Filistin Davası, Türkiye’de nedense “ideolojik” boyutuyla yankı bulmakta.

Kabullenilmesi zor bir durum.

Filistin’de, daha doğrusu Gazze’de yaşanan dramın ne ırk ile ne din ile değer görmesi mümkün değil.

HAMAS tarafından düzenlenen bir saldırı sonrasının, tüm bedelinin Filistinlilere, Gazze’de tecrit durumunda “yaşam savaşımı” veren masum bir halka ödettirilmek istenmesi, her şekilde vicdanen rahatsızlığa neden olmalıdır.

HAMAS örgütü tarafından bir saldırı gerçekleştiriliyor ve teolojik devlet İSRAİL, bu fırsatı bir toplumu katletmek adına kullanıyor. Zaten genel kanı, İsrail’in kabul gören bir devlet kalıbının içine girememesi.

Hukuk dinlemiyor ve tanımıyor.

Uluslararası sözleşmelerin, İsrail bakımından sanırım hiçbir geçerliliği yok.

Yine, İsrail devletlerarası hukuka da riayet etmiyor. Bu bağlamda, İsrail için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinin de pek değeri yok, zaten kendinden başkalarının insanlığına bile saygı duymuyor.

Dünyanın jandarması Amerika Birleşik Devletleri, sanki Ortadoğu bölgesindeki karışıklıkların müsebbibi değilmiş gibi, İsrail’e destek amaçlı uçak gemisini gönderiyor. Yıllardır bu bölgede tecrübe edilen sıkıntılardan ve elemlerden hâlen ders alamayan bir Müslüman toplumu, Araplar, Filistin davasında bir araya gelerek olması gereken tepkiyi veremiyorlar.

Yine bu bağlamda, İngiltere de bu yaşanan katliama destek amaçlı olarak bir deniz unsurunu bölgeye gönderme kararı alıyor. Eğer bu bölgede huzur ve sükûnet hâsıl olacaksa, bu da ancak Batı kampının riyakârca davranmaktan biran önce vazgeçmesine bağlı.

Ortadoğu’da kalıcı huzurun ve barışın tesisini sadece bölge halklarının çabalarıyla sağlamak zor gibi.

Bu bölgeden fersah fersah uzaklıktaki emperyalist devletlerin, kendi yaşamsal gereksinmeleri adına bu bölgede daha fazla şeytanî planlamalar yapmalarının önüne geçilmeli.

***

Türk toplumu olarak da bu süreçte hiç bize yakışmayan yazımlara ve yorumlara denk geliyorum.

Arap milletlerin geçmişte yapmış oldukları bazı hadiselerden yola çıkarak, 2023 yılında İsrail din devletinin, aklıevellerin işbaşında olduğu bir aşamada, masum Filistin toplumuna çoluk çocuk dinlemeden uyguladığı baskıyı ve mezalimi, kendi konumlandıkları mahallelerden değerlendirmeleri de hiç gerçekçi değil.

Bu zamanda, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), ister adına BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) diyelim ister GOP(Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) diyelim, Ortadoğu coğrafyasını yeniden biçimlendirme iştahı içinde her türlü ahlâhsızlığa ve vicdansızlığa yol verdiği hakikatinde, bizim Türk toplumu olarak, masumdan ve mağdurdan yana olmamız elzemdir.

İşte bugün Ortadoğu bölgesinden kilometrelerce uzaktaki ülkelerin ne işi varsa bizim de bu bölgelerde işimiz var. Hani bazı entel ve solcu geçinen kesimler, ülkemizin pro-aktif siyaset izlemesinden rahatsızlık duyuyorlar ya!

Ne ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, ne kurulduğu dönemlerde ne de şimdilerde dünyanın bozgunculuğuna soyunan ABD ve İsrail gibi hegomanik amaçları ve emelleri olmamıştır.

Türkiye olarak bizim bu bölgelerde, özellikle sınır hatlarında Suriye gibi Irak gibi Afganistan gibi ülkelerdeki karışıklıklardan zuhur edebilecek kaos ve kargaşa ortamlarının yol açacağı güvenlik zafiyetlerinin bertaraf edilebilmesi adına hem sahada askerî olarak hem de diplomatik olarak “varlığımızı” göstermek mecburiyetindeyiz.

Türkiye’mizin hem sınır güvenliği açısından hem de kentlerimizdeki ve diğer yerleşim yerlerimizdeki gündelik yaşamın sekteye uğramadan devamı minvalinde, milli güçlerimizin ve tüm toplumumuzun birlik ve beraberlik içinde olması zorunluluk arz etmektedir.

Zaten, dünyanın jandarmalığına soyunan ABD’nin ve sütre arkasından küresel nizama kendi görüş ve yaşam felsefelerine göre hayat hakkı tanıyanların bir bilinmezliğe ve yok oluşa neden olabilecekleri tasarımlarına, ancak milli güçlerimizle ve her şeyden önce AGÂH olarak istim üzerinde olabiliriz.

Yoksa…

Bana ne ya boş vermişliği ve abur cubur gündemin ipine takılıp gidersek…

Olabilecekler noktasında hamle yapma şansımız ve opsiyonlarımız, ayık olma hâlimize göre epeyce zayıf kalır.              

BELEDİYELER

EKONOMİ